Kore İzlenimleri

Uzaklara gitme düşüncesi, bazen insanın tüm zihnini kaplar. Bulunduğunuz tüm ortamlardan kurtulup uzaklara, çok uzaklara gitmek istersiniz. İçinizdeki özgürlüğü tutsak eden zincirlerden kopup koşarak uzaklaşmak. Aslında bu çoğu zaman bir yanılsamadır. Yaşamın ağırlığına karşı bir çözüm bulduğunuzu zannedersiniz, ama sonuç pek değişmez. Sonuçta, bunun bir yanılsama olduğunu anlasanız da uzaklara gitmiş olmanız düşüncesi kendisini mutlu anılara dönüştürür.

Yine böyle hissettiğim bir zamanda, içimdeki bu duygulara daha fazla engel olamadım ve geçen Ekim ayının ortalarında pek kimselere haber vermeden buralardan kısa bir süre kaçmaya karar verdim. (Aslında gitmemem gerekirdi, çünkü üzerinde çalıştığım problem çözümsüz bir yumak haline dönüşmüştü, zaman kısıtlıydı ve nasıl çözeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu gibi durumlarda özellikle bulutlu havalarda yapılacak bir yürüyüş, size başka türlü aklınıza bile gelmeyecek ipuçları sağlayabilir (aynı şey banyo yaparken de olabilir). Ancak bu kez o bile fayda etmemişti ve bazen üzerinde çalıştığınız bir problemin çözümü onu hiç düşünmemekten geçebilir.) Benim için öncelikli seçenek tabii ki Doğu Asyaydı. Geçen yıl bir toplantı için Beijing’e gitmiştim ve ikinci durak olarak Kore’ye gitmeye karar verdim. Ancak bu düşünceyi gerçeğe dönüştürmek biraz zaman alıyor. Öncelikle bir miktar para biriktirmeniz ve gitmek için uygun motivasyonu yakalamanız gerekiyor.

Biriktirmiş olduğunuz paranın önemli bir bölümü uçak biletine gidecek. Bunun için en uygun seçenek sanırım Emirates’in Dubai aktarmalı seferleri. Uygun zamanda alınırsa gidiş-dönüş yaklaşık 657 küsür euro kadar tutuyor. Gitmeden önce otel rezervasyonunuzu da internetten yaptırmalısınız. Ben bir ‘budget traveler’ olarak tabii ki ucuz seçenekler üzerinden bir değerlendirme yaptım ve Guesthouse Korea’da karar kıldım. Ucuz tek kişilik odaların geceliği 30,000 won tutuyor (1000 won yaklaşık 1,3 TL). Beş gün kadar kaldığım için otel parası fazla tutmadı. Bu arada kaldığınız yerin şehir içindeki konumu da çok önemli, bu açıdan Seoul’ün kuzeydoğu kısımında yer alan Jongno bölgesindeki seçenekler, ulaşım ve gezilecek yerlere yakınlık açısından daha avantajlı.

Bilindiği gibi Kore’ye giderken vize almanıza gerek yok, sadece pasaportla ülkeye giriş yapabiliyorsunuz. Üstelik kimse sizi Schengen bölgesindeki gibi beton suratlı ifadelerle her an sizi sorguya çekmeye hazır vaziyette karşılamıyor. Görevli bayan, tek kelime bile etmeden pasaportunuzu ve uçakta doldurduğunuz giriş kartını alıp bilgisayara kaydediyor ve ülkeye giriyorsunuz. Bu kadar basit. Artık giriş yaptığınıza göre gezmeye başlayabilirsiniz. Tabi bu arada, havaalanından kalacağınız yere giden otobüsün numarasını ve ineceğiniz durağı önceden bilmeniz size büyük kolaylık sağlar.

Gideceğiniz yerler hakkında önceden bilgi sahibi olabilmeniz için elinizde bir Kore rehberi ve haritası olması gerekir. Bunları Kore Turizm Organizasyonunun internet sitesine üye olup sipariş edebilirsiniz. Adresinize ücretsiz olarak gönderiyorlar ve oldukça yararlı ve kalın bir rehberle, ayrıntılı ve anlaşılabilir Seoul ve Busan şehir haritalarının da olduğu bir harita setiniz oluyor.

Seoul’de şehir içi ulaşımın en rahat yolu metro. Elinizde mutlaka bir metro haritası bulunmalı. Çünkü bir çok metro hattı var ve bunlar arasındaki bağlantı istasyonlarıyla bir hattan diğerine geçiş yapabilir ve istediğiniz istasyona çeşitli varyasyonlarla gidebilirsiniz. Metroya binmeden önce kart makinelerindeki İngilizce ekranları kullanarak gideceğiniz istasyonu seçip parasını ödeyerek kartınızı alıyor ve çıkışta da depozito makinelerine kartınızı atarak fazla ödediğiniz parayı geri alıyorsunuz.

Gezilecek yerler konusuna öncelikle tarihi yerlerden başlayabiliriz. Şehrin kuzey kısmında çeşitli saraylar mevcut. Benim kaldığım kuzeydoğu bölgesinde, birçoğu yürüme mesafesindeydi. O yüzden hepsine tek tek gittim. Bunları sıralarsak; Gyeongbokgung, Changdokgung, Changgyeonggung sarayları ve Jongmyo Shrine. Genelde hepsi birbirine benziyor, ama güzel manzaralara da rastlayabiliyorsunuz. Ayrıca Changdokgung’un içinde Saklı Bahçe’ye ve Gyeongbokgung’un içinde müzeye gidebilirsiniz. Bir de hergün mutlaka bu sarayları gezen öğrenci grupları oluyor. Herhalde ders programlarında var diye düşünüyorum, çünkü her gün her yaştan farklı okullardan öğrenciler gruplar halinde geziyorlar.

창덕궁 Changdokgung

Changdokgung’da öğrenci güruhu

Namsan dağının çevresinde de gezilecek yerler mevcut. Eski bir Kore köyünü temsili olarak görebileceğiniz Hanok köyü ücretsiz olarak gezilebiliyor. Ayrıca Namsan kulesine çıkıp şehir manzarasına göz atabilirsiniz.

하녹 Hanok köyü

Alışveriş yapabileceğiniz, çeşitli hediyelik ıvır zıvırlar alabileceğiniz çeşitli yerler var. Bunlardan en ünlüsü Insa-dong. Burası uzun bir sokağın ismi ve tümüyle bu tür şeyler satan dükkanlarla dolu. Bir de burada yine eksantrik ıvır zıvırlar içeren Ssamcigil diye çok katlı bir bina var. Yürüyüş yolunu eğimli yapmışlar, hiç merdiven çıkmadan üst katlara kadar çıkabiliyorsunuz. Bunun dışında Namdaemun ve Dongdaemun gibi pazarlar mevcut.

인사동 Insadong

Kore’ye gitmişken bir de Busan’ı göreyim derseniz, en hızlı seçenek 3 saatte Busan’a varan KTX trenleri. Fiyatı diğerlerine göre pahalı tabii ama sabah gidip akşam dönerek bir gününüzü Busan’a ayırabilirsiniz. Burada özellikle Jagalchi balık pazarı görülmesi gereken yerlerden. Ben gittiğimde Uluslararası Busan Film Festivali biteli bir gün olmuştu ama izleri hala devam ediyordu.

자갈치 Jagalchi market

부산 Busan’da sokak satıcıları

부산 Busan’da sokak satıcıları

Biraz da insan manzaralarından bahsedelim.

Hanok köyü ile Namsan kulesi arasında sarı renkli bir otobüs çalışıyor. Diğer araçların girmesi yasak olan bu hatta sadece bu sarı otobüs girebiliyor. Köyü gezdikten sonra kuleye gitmek için bu otobüse bindim. Ben otobüse bindikten sonra aynı durakta bir agaşşi de otobüse bindi. Elinde bir bardak vardı ve içinden bir şeyler yemekteydi. Hareket halindeyken otobüs bir ara ani bir devinim yaptı ve agaşşi hanım kızımız birden sendeledi ve bardağının içindekilerin bir kısmı yere döküldü. Yere baktım, ve kurumuş böcekleri gördüm. Meğer bardağının içinden yediği şeyler böcekmiş. Tekrar yere baktım, agaşşiye baktım ve durumu fazla irdelememeye karar verdim.

노래방 Noraebang (karaoke) sokağı

Ortalıkta çok sayıda Amerikalı dolaştığından olsa gerek, insanlar gördükleri her yabancıyı Amerikalı sanıyorlar. Bir gün metrodayım, bir koltuk boşaldı, yandaki amca bir el işareti yaptı gel otur diye, ben de yok ben ayakta iyiyim gibi bir tavır, ama amca ısrarcı gel otur. Meğer İngilizce konuşacağı tutmuş, baya bir sohbet ettik. Nerelisin diye sordu, Türkiye dedim, aa öyle mi? Amerikalı gibi görünüyorsun dedi. Ya git işine kardeşim, töbe töbe. Nerde ineceğimi sordu, ben de söyledim, hemen yönleri, yolu tarif etmeye başladı, ben de dinledim. Ama zaten biliyordum, ben o metroya gideceğim yeri bilmeden biner miyim (Beijing’de bir kez kaybolmuştum ve harita bile işe yaramamıştı, o yüzden bu kez tedbirliydim).

Saklı Bahçe’ye giriş için bekleyen ziyaretçiler

Saklı Bahçe

Saklı Bahçe

Changgyeonggung sarayına girerken önüme bir velet dolandı, migugi? migugi? diye (Amerikalı mısın diyor yani), yok dedim toki (Türkiye), hö dedi, şöyle bir düşündü, ulan ben şimdi buna nece broşür versem acaba diye, sonra Korece konuşmaya devam etti ve Korece broşürü elime tutuşturup gitti. Information’daki agaşşi halimize güldü de bir İngilizce broşür verdi neyse ki. Meğer içerde o saatlerde kralın doğum günü töreninin yeniden canlandırılması yapılacakmış, onu haber vermek istermiş bizim velet. Hazır gelmişken ben de izledim tabii. Yanımda bir aile oturuyordu, küçük de bir kızları vardı. Kız heyecanlı heyecanlı babasına ne zaman gelecekler? nereden gelecekler? diye sorular soruyordu. Tören alanının kenarında o iri davullardan vardı ve tören başlayacağı sırada davulcu tokmağını o davula öyle bir vurdu ki ortalık inledi resmen, davulun sesini kalbimin derinliklerinde hissettim. Tabii bu ses bizim küçük kızı derin korkulara sevk etti. Kulaklarını kapatıp çibe kalleyo (eve gidelim) demeye başladı. Tüm ikna çabaları sonuçsuz kaldı ve aile töreni izlemeden ordan ayrılmak zorunda kaldı.

Saklı Bahçe

Jongmyo Shrine’da rehberler eşliğinde gezebiliyorsunuz ve girişte yabancı turistler ve Koreliler ayrı ayrı içeri alınıyor ve içeri giriş saatleri de farklı. Benim içinde bulunduğum grubun giriş saati geldi ve kapıya doğru ilerledik. Kapıda Koreli bir amca, görevli agaşşi ile bir şeyler konuşuyor. Ben de şimdi girmek istiyorum diyor, İngilizce biliyorum, anlarım diyor. Agaşşi ısrarcı, olmaz Korelilerin girişi bir saat sonra. Amca sitemkar, nasıl yani bu ecnebiler bizim saraylarımıza giriyor, ben istediğim zaman giremiyorum öyle mi? Girebilmeniz için yabancılardan birine eşlik etmeniz gerekiyor. Amca şöyle bana doğru bir baktı, tamam ben de buna eşlik ediyorum o zaman dedi ve elini omzuma attı. Ben de güldüm. Agaşşi de güldü ve geçmesine izin verdi. O da nereli olduğumu sordu ama ben toki derken o tongil (Almanya) dediğimi zannetti sanırım, ben de fazla ısrarcı olmadım.

Dikkatimi çeken bir nokta da insanlardaki beyzbol tutkusu. Aynı şeyin Japonya’da da geçerli olduğunu duymuştum. Akşamları mutlaka televizyonlarda beyzbol maçı oluyor ve bir grup vatandaş sokakta bir yerde beyzbol maçı veren televizyon gördüğünde hemen karşısına geçip izlemeye başlıyor. Ben de sporun birçok türlüsünü sever ve izlerim, hatta değişik tipteki sporlar hoşuma da gider, ama şu beyzbol işine bir türlü ısınamadım, bana çok can sıkıcı geliyor. Arkadaşım, Twenty20 Cricket izle anlarım, kendine göre güzellikleri vardır, ben de severim ama beyzbol bana çok uzak.

anaokulu çocukları tarih öğreniyor

Gelelim en önemli konuya; yemekler. Kore’de yiyecek büyük bir problem olabilir, kabul ediyorum, ama yine de kendinize göre yiyecek şeyler bulmanız mümkün.

Örneğin Insa-dong’da bulunan Ssamcigil binasının hemen yanındaki Insa-dong Kıcip isimli restorana gidebilirsiniz. Burada yediğim yemeğin ismine dikkat etmedim ve maalesef fotoğrafını da çekemedim ama şöyle anlatabilirim; bir tabakta çeşitli biçimlerde bitki yaprakları geliyor, bazıları tanıdık bitkiler ama bazılarını hiç bilmiyorum, diğer bir tabakta da yuvarlak pirinç topları geliyor. Bu pirinç toplarını yaprakların içine koyup sararak ağzınıza atıyorsunuz. Bir de sosu var ama tadını pek beğendiğimi söyleyemem. Bir de çorba geliyor, ama bizim çorba anlayışımıza göre çok farklı bir şey olduğu kesin.

쌈지길 Ssamcigil

Gidebileceğiniz diğer bir mekan da Samcheongdong Sujebi. Burayı bulmak biraz zor, Gyeongbokgung sarayının yanındaki caddeyi takip edip bir ara sokağa sapmanız gerekiyor. Ama burada yiyeceğiniz sujebi ve çon’lar damağınıza hitap edebilir. Sujebi dediğim sıcak suyun içindeki iri hamur parçaları ve bitkilerden oluşan bir çorba. Buna ramenin değişik bir tipi de diyebiliriz. Çon ise tamamen patates kullanılarak yapılan krep türü bir şey.

Tabii Gyeongbokgung sarayının hemen yanındaki Korean Restaurant’da değişik tiplerde bibimbap yemeniz de olası. Altta pirinç, üstte bitkiler ve yumurta, karıştır ve ye. Yalnız sosu biraz acı olabiliyor.

비빔밥 bibimbap

Ancak, benim Kore’de en severek yediğim yemek Ddeokboggi idi. Shindang metro istasyonunun civarında Ddeokboggi restoranlarının olduğu özel bir bölge var. Eğer bu yemekten yiyecekseniz kesinlikle Shindangdong Ddeokboggi kasabasında yemelisiniz. Bu da çeşitli tiplerdeki pirinç ve buğday hamurlarının, bitkilerin ve yumurtanın kaynatılmasıyla oluşan bir yemek. Masaların üzerinde ocaklar var ve yemeği kendiniz kaynatıyorsunuz.

떡볶이 ddeokboggi

Insa-dong’un bir yan caddesinde bulunan Çilşiru kafe’de de değişik tiplerdeki pirinç keklerini deneyebilir ve yanında farklı türlerdeki çaylardan içebilirsiniz. Ayrıca buranın üst katında da bir pirinç keki müzesi var.

pirinç kekleri

Kore’de sokak yemeği kültürü çok yaygın. Değişik yerlerde değişik tiplerde yiyecekler denemeniz olası, bazılarının tatları da fena değil aslında. Olur da bunların hiçbirini beğenmezseniz, marketlerde kutu kutu ramen satılıyor, tanesi sadece 1000 won, Türkiye’dekinin dörtte biri fiyatına.

soya fasulyesinden yapılan 천 çon

Gezip görüp hevesimi aldıktan sonra geri dönüş vakti geldi ve otelden ayrılıp havaalanının yolunu tuttum. Havaalanında uçağın kalkmasını beklerken gözüm koltukların karşısındaki televizyona takıldı. KBS 2 kanalı açıktı ve oturup izlemeye başladım. Oturur oturmaz yeni bir dizi başladı ve 16. bölüm yazdı. Tarihi dizilerden biriydi ve sonuna kadar izledim. Televizyonun sesi kısık olduğu için sadece görüntülerini izledim tabii. Çok hoşuma gitmişti, eve döner dönmez o saatte KBS 2’de hangi programın olduğunu araştırdım. Dizinin ismini bulup 1. bölümden itibaren izlemeye başladım. Tahmin ettiğiniz gibi dizinin adı Sungkyunkwan Scandal’dı.

Bu yazı Kategorisiz içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

28 Responses to Kore İzlenimleri

  1. koredelisi dedi ki:

    Vay canına kore seyahati ha!
    Ne desem nasıl tepki versem bilemedim, yerinde yada yanında olmayı çok isterdim ama… Bende bir gün gidebilecek miyim acaba? Resinler çok güzel gözüm gönlüm açıldı, zaten korelilerin değişik bina dizaynlarına hayranım. Yemekleri için aynı şeyi söyleyemesemde sokakta yemek yemek ve çubuklarla debelenmek eğlenceli olurdu sanırım:D

    • 희망 dedi ki:

      Bende bir gün gideceğimi hiç tahmin etmezdim doğrusu, ama belli olmuyor işte.
      Resim daha çok var da kapasite sınırlı olduğu için ancak bu kadarını koyabildim.
      Yemekler konusunda çok endişe etmene gerek yok, mutlaka yiyecek birşeyler bulursun:)

  2. hikaruivy dedi ki:

    Aman Tanrım hazine bulmuş gibi oldum :D Yazını soluksuz okudum. Benim için kısa vadede ufukta bir Kore seyahati gözükmüyor; ama Kore’ye giden bir Türk’ün izlenimleri şu anda üzerinde uğraştığım kurgusal hikâye için epeyce önemliydi. Çok teşekkür ederim bana yerimden kalkmadan ilham kaynağı sağladığın için ^^

  3. bunusevdim dedi ki:

    Yav sen ne ballı bir adamsın demek istiyorum. Sen git Kore’ye, televizyonda tesadüfen SKK Scandal izle, üstelik 16. bölüm denk gelsin. Sen nasıl bir insansın ya? Hahhahahah.
    Bir de sanırım agaşi hanım kıza böcek yemeyi yakıştıramamışsın :)
    Şaka bir yana, hayatımın son iki yılınının neredeyse tüm boş zamanlarını Kore dizi, filmleri izleyip onlarla ilgili haberleri okumaya adadığımı düşünecek olursak, ilginç bir şekilde içimde onlara karşı en ufak bir hayranlık yok. Aksine çok basit ve dürtüsel insanlar olduklarını düşünüyorum. Çok derin ve muhteşem insanlar olduğu gibi bir fikre hiçbir zaman kapılmadım. Dolayısıyla Kore’ye gitmek gibi bir hayalim şimdiye kadar hiç olmadı. Ama yine de yeni yerleri gezmeyi çok sevdiğimi düşününce belki bu açıdan bir Kore gezisi ilginç olurdu.
    Ayrıca resimlerin tabii ki hoş ama Kore-124 resmi muazzam bir şey yahu. Belirtmeden geçmeyeyim dedim.

    • 희망 dedi ki:

      İzledikten sonra ben de şaşırdım zaten 16. bölüme rastlamama :)
      Evet, Kore’yi diğer yerlerden ayıracak, hayranlık uyandıracak çok özellikleri olmadığı doğru. Ama benim gezmek için Asya’yı seçmemdeki nedenlerden birisi kendimi oralarda daha rahat hissetmem. Bunu açıklamak zor, yani aslında öyle olmaması gerekir, çünkü hemen yabancı olduğunuz anlaşılıyor. Daha önce İtalya’ya da gittim (şimdi böyle söyleyince kafasına esince yurt dışına giden biri olduğum sanılmasın, masrafları düzenleyiciler tarafından karşılanan yaz okullarına gidiyorum). Orda mesela sokakta kimse benim yabancı olduğumu anlamazdı, hatta İtalyanlar gelip bana adres sorarlardı. Yine de Asya’daki kadar kendimi rahat hissetmiyordum. Gezip görmek için her yer güzel tabii, ama Kore’yi seçmemdeki en önemli etkenlerden birisi de vize saçmalığının olmamasıydı.
      Ayrıca o söylediğin resim gerçekten güzel, ben bile çektikten sonra hayret ettim yani :)

      • Fatma AY dedi ki:

        Merhaba,Verdiğiniz bilgiler ve resimler için Çok ama çok teşekkür ederim,lakin işime yarayacak inşallah,bilgileriniz çok değerli sağolun. 2014 Avustosunda Güney Koreye gidiyorum,ben o Ülkeye gidebilmek için çok uzun zamandır bekliyordum,şimdi ise tam zamanı sanıyorum.Herkese sevgiler saygılar.

  4. mydestiny dedi ki:

    Resim ve izenimlerin harika. Bir çırpıda okudum. Kore’yi bir Türk’ün kaleminden okumak çok güzel. Tüm Koreseverler bir gün bu güzelliği yaşar umarım.

  5. kimbapsushi dedi ki:

    okumakta geciktim ama başardım sonunda.
    öncelikle eline sağlık ve ne mutlu sana. benim önceliğim tokyo ve hong kong olsa da kore de hemen ardından geliyor. fotoğraflarına ve gözlemlerine bayıldım, ayrıca şu beğendiğin yemek harika görünüyor gerçekten, benim en çok merak ettiğim bibimbap’tır her daim.
    uzak doğuya gitmeyi istememin sebeplerinden biri de mimarisi, saray fotolarını ayrı beğendim.
    bir de duyduğuma göre kore baya ucuz bir yermiş, yazında tam söylemesen de teyit etmiş oldum.
    sungkyunkwan scandal ha, süpermiş. kore giderayak sana kıyağını da çekmiş^^

    • 희망 dedi ki:

      Kore aslında çok ucuz diyemem, ama Türkiye’den pahalı bir yer değil, bazı alanlarda daha ucuz ama fiyatlar genelde hemem hemen burayla aynı. Esas ucuz olan yer Çin, fiyatlar burdakinin nerdeyse dörtte biri.
      Tokyo ve Hong Kong’a gitmeyi ben de istiyorum, üstelik oralar da vize istemiyor. Şimdiden bişey söyleyemesem de önümüzdeki yaz için Tokyo planım var, o zamana kadar gitme isteğim de artar muhtemelen. Yalnız, Tokyo diğerlerine göre daha pahalı bir şehir, o yüzden önceden biraz hazırlıklı olmak gerekiyor. Bir de yemek konusu Tokyo’da daha da zorlayıcı olabilir, Kore’de yiyecek birşeyler buldum ama Japonya için o kadar emin değilim. Ama işin eğlencesi de biraz burda zaten, farklı maceralar yaşamakta :)

  6. nisarose dedi ki:

    Sitenizi Kore ile ilgili bilgiler araştırırken buldum.Kore hayranıyım ben de.Kore hayranlarını bulunca sizin gibi mutlu oluyorum.
    Başarılar

  7. arwentry dedi ki:

    nasıl üzüldüm nasıl kıskandım bu yazıyı okuyunca hatta bi ara nefret bile etmiş olabilirim senden tanımamama rağmen, affet :D
    sadece koreye gitmek için pasaport çıkartmıştım ben vize de istemiyor diye rahattm gidecektim ablamla beraber.. ocak sonu şubat başıydı tarih.. on günlük fln bir plandı.. fakat gel gör ki benim bahtsız bedeviliğim yüzünden önemli bir sınav o tarihe denk geldi.. okul sınavı gibi değil iş içindi bu sınav o yüzden bırakıp gitmm imkansızdı.. ablam tek başına gitti :(
    umarım benim için de bir fırsat olur başka bahara ne diyim
    yazı da resimler de hoş.. aklımıza takılacak çoğu şeye cvp vermişsin teşekkürler

  8. Sena dedi ki:

    Merhaba biz 2 sene sonra Allah izin verirse Kore’ye gideceğiz. Dediğiniz Kore Turizm Org. sitesini buldum ama nasıl üye olup haritaları sipariş edebilirim bilemiyorum :(
    Tamamen ücretsiz mi acaba?

  9. Geri bildirim: 1. Bölüm | Güneş Ve Ay

  10. Geri bildirim: Belki Güney Kore’ye Giderim (DİYE) « I NEED YOO.. I WANT YOO.. I'LL RUN TO YOO…

  11. Sena dedi ki:

    Çok teşekkürler hallettim :) çok mutluyum inşallah kısa sürede ulaşır

  12. öncelikle merhaba yazını okumakta bayağı geç kalmışım ama burayı daha yeni keşfettim ve kore izlenimleri adını duyunca bir kore sever olarak sizinle konuşmak istedim sizin gezip görmeniz ve bize anlatmanız çok hoşuma gitti inşallah bende gitmeyi düşünüyorum . yorumlarda yaz okulları tarafından ve iş seyahatı olarak farklı ülkeleri gittiğinizden bahsetmişsiniz mesleğiniz ne?doğrusu çok merak ettim çünkü bende lise sona geçicem ve hemşirelik okuyorum herkes üniversite de hemşirelik okuyup bu mesleği yapıcağıma kesin gözüyle bakıyor ama açıkçası ben başka ülkeleri gezebileceğim eğlenceli bir iş yağmak isterdim ingilizcem fena değil kursa vs giderek ilerletmeyi çok isterim.mesleğinizi, ne gibi özeliklere sahip olunması gerektiğini ve bahsettiğiniz yaz okullarına nasıl ulaşabilirim açıklarsanız sevinirim

    • 희망 dedi ki:

      Yüksek lisans ve doktora öğrencisi olduğum dönemlerde ilgimi çeken konularla ilgili yaz okullarına başvurmuştum. Genelde bu yaz okullarında, öğrencilerin katılımını teşvik etmek amacıyla masraflar (tamamı ya da bir kısmı) düzenleyiciler tarafından karşılanır. Ancak Kore’ye bu amaçla değil, sadece gezmek içim gitmiştim. Ben fizik okudum ama bu durum diğer bölümlerde okuyanlar için de geçerli olabilecek bir şey.

  13. kang yong hwa dedi ki:

    ~**omoooo yazıyı görünce sana ne kadar imrendim bir türk olarak sonunda biz kore severlerin hayalini kendi adına gerçekleştirmissin :D ne güzel umarım bizde bi gün bu hayalimizi gerçekleştiririz :) yayınlamış olduğun resimlerden en çok şu ocak başında ki ajummanın yaptıgı çon demissin ya onu merak etttim acaba tadı neye benziyodu :D kesin sen tadınada bakmıssındır :D yazını büyük bir heycanla okudum ellerine emegine saglık :D yeni kore seyahatlerini de en kısa zamanda okuruz işallah ~~

    • 희망 dedi ki:

      Elbette çonun tadına baktım :) Çok iyi olduğunu söyleyemem ama yenebilir, kötü değil yani. Tabii bu fotoğraftaki soyadan yapıldığı için biraz değişik bir kokusu var. İçine soya katılan şeylerde bu ağır koku hep hissediliyor, ama alışınca ve aç kalınca çok etkilemiyor :) Bir de bu çonların patatesten yapılanları var, onların tadı bizim damak zevkimize biraz daha uygun olabilir belki, ama onlardan deneme fırsatım olmadı.

  14. Çağla dedi ki:

    Resim daha çok var demişsin dikkatimi çekti onlarıda koysana gözümüz gönlümüz açılsın :D

  15. htc dedi ki:

    süpersin yaa.tam aradığımı buldum diyebilirim.
    yalnız bişey sormak istiyorum kore bu kadar abartıldığı gibi muhteşemmi yani dizilerdeki gibi erkeklerin hepsi babyface herkeste bi fotoğraf makinası falan…

  16. eunhae_ dedi ki:

    Bu kadar kolay olduğunu bilmiyordum. Gerçekten tebrik ederim süpersin! Böyle devam et :) En yakın zamanda Koreye, oppalarımın yaşadığı yere gideceğim. Hayali bile heyecanlandırıyor. :):):):9

  17. Aslı dedi ki:

    Arkadaşımla 5-6 sene kadar sonra bazı yurtdışı şehirlerini gezmek istiyoruz ve bir kore hayranı olarak Seul’u baya araştırıyoruz. Ve gezilecek yerler olarak arayınca senin yazını da okudum ve gerçekten çok hoştu. Yorumları bile okudum yani :D Çok şanslısın darısı Korecan’ların başına *-*

  18. ayse dedi ki:

    ben de koreye gitmek istiyorum 2 sene sonra. bu bilgilerle karşılaştığım için çok mutluyum.koreyle ilgili böyle faydalı bilgileri olanlar lütfen paylaşsınlar…

  19. merhaba yazını daha yeni okudum çok güzel şeyler yaşamışsın ve bir okadar da şanslı olduğunu düşünüyorum her gittiğin yerlerde birşeylerden yararlanmışsın buda şans olsa gerek ben birşey öğrenmek istiyorum erken bilet aldığında orada uygun fiyatta kalacak yerbulduğunda toplam nekadar maliyet tutuyor

Yorum bırakın